"Gelecek Sergi: Flagellum Dei", Su Alara Acerol | Sergiler

Avrupa halklarının hafızasında, Attila bir hükümdardan çok daha fazlasıdır.
O, gökten kopup gelen bir ceza; ilahi adaletin kırbacı, zamanın içinde şimşek gibi çakan
bir dengedir.
Bu kırbaç, yalnızca yıkımı değil, bir kefareti de taşır: İşlenmiş her günah, atlanmış
her hakikat; döner dolaşır, dersini yanında getirir. Porphyros’un denizlerden çıkıp
Konstantinopolis kıyılarına vurduğu o gün, halk, onun bir balina değil — Tanrı’nın
gönderdiği mor bir alamet olduğuna inandı.
Antakya’yı yerle bir eden depremin ardından, Orontes Nehri yönünü değiştirdi. Nehrin
terk ettiği yatağından dev bir iskelet yükseldi; rahipler onun, nehrin ruhu olduğunu
söylediler.
Felaketler geldiğinde, insan aklıyla değil, kalbiyle arar anlamı.
Ve o arayışın içinde ya tutunur hayata, ya da bırakır kendini gölgelerin içine.
Peki ya siz?
Kimin cezası, kimin dersi olmak için bu dünyaya geldiniz?
İlk iki sergimizde karakterlerimiz, İstanbul’daki ofislerinden dünyanın mitlerini çözüyor,
kadim sırların peşine düşüyordu.
Bu kez aynı kahramanlar, kendi sırlarına dönüyor.
Günlük hayatın ritminde, market poşetleriyle evine dönerken ya da bir kahve molasında,
bir cümlede, bir bakışta;
kendilerine, başkalarına ve hayata neyin dersi, neyin işareti olduklarını fark ediyorlar.
Ve biz, bu fark edişlerin izini sürüyoruz.
İlahi olanın gölgesinde, sıradanın içinde saklı olanı görüyoruz.

Sergi listesine geri dön